Hepimiz nesnel dünyamızda duyuyoruz, konuşuyoruz ve görüyoruz. “Bakmak, görmek değildir!” cümlesini biliyorsunuz. Peki, doğru bakmasını biliyor muyuz? Yani bir şeye bakarken yaptığımız değerlendirmeler objektif mi yoksa aklımız, algımız, bilgimiz ve edindiğimiz tecrübelerin mi etkisinde.
Çevremizde süregelen olaylar bizden bağımsız gelişir. Biz bu olaylara ancak yorum katabiliriz. Yaptığımız yorumlar kendimize göre doğrudur. Ancak bu yorum, “Her zaman doğrudur.” anlamına gelmez. Bu nedenle insanlar bir olay karşısında fikirlerini açıklarken birbiriyle düşünce ayrılığına düşerler. Yarısı su solu bardağa, “Bardağın yarısı boş ya da bardağın yarısı dolu” düşüncesiyle bakmak gibi. Aslında her iki önerme de doğrudur. Ancak bu görüş farklılığı bile insanları birbiriyle çatışmaktan vazgeçiremez.
Bu nedenle olaylara bakarken nesnellikten uzaklaşmalı ve objektif bir tutum içerisinde olunmalı: ki bu sayede yapılan yorumlar herkes tarafından kabul görür ve uzlaşılabilir hale gelir. Aksi takdirde fikir ayrılıkları sürüp gidecektir. Konu ile ilgili bir hikâye var, bakış açılarını çok iyi tanımlayan.
Bir araştırma için bir araya gelen fizikçi, kimyager, matematikçi ve tarihçi açık bir arazide araştırma yapmaktadır. Aniden bastıran yağmurdan korunmak için bir köylünün barınağına sığınırlar. Köylü bir şeyler ikram edebilmek için dışarıya çıkar. İçerideki herkesin bir şey dikkatini çeker. Soba yerden 1 metre yüksekte ve altında taş kalıplar bulunmaktadır. Fizikçi hemen yorum yapar. “Adam sobayı yükselterek konveksiyon akımını güçlendirmiş ve odanın daha çabuk ısınmasını sağlamıştır.” Matematikçi buna itiraz edip, “Hayır! Adam sobayı odanın tam merkezine koyarak her tarafın eşit ısınmasını sağlamıştır.” Kimyacı ise “Bu mümkün değil! Adam sobayı yükselterek hem daha çabuk yakılmasını sağlamış hem de aktivasyon enerjisini düşürmüştür.” Tarihçinin yorumu ise daha farklıdır. “Adam ilkel benlikten kalan ateşe tapma biçimini modernize ederek onu yükseltmekle saygısını göstermiştir.” Tartışmalar sürerken köylü içeriye girer. Dayanamaz ve köylüye neden sobanın yüksekte olduğunu sorarlar. Gelen cevap çok basittir.
“Boru yetmedi ağam!”
Herkes aynı yere bakar ama herkes farklı bakar! Siz nasıl bakıyorsunuz?